20 Şubat 2014 Perşembe

Muşambik materyalle tanışmamın ardından...





                         

                               
Ehemmmmm…Sanatçı bu eserini ortaya çıkarırken sancılı bir yaratım sürecinden geçer J şöyle ki;
 Kuzeninin oğlunu sevmek için kuzenine giden G.E başına geleceklerden habersizdir çünkü kuzen eşi,masalarına sermek için ‘muşambik’ bir şey almış (muşambadan revize  ettiğim yeni kelime) ve bu kalın,şeffaf ve makasla kesilemeyen muşambamsı şeyi sanatçımızın eline tutuşturmuştur.Bahsi geçen G.E öncelikle muşambiği  falçatayla masanın ölçülerince kesmiştir,ve artan parçaları tam atacakken içindeki Derya Baykal ortaya çıkmış ve bu daha önce hiç görmediği materyali değerlendirme dürtüsü ile kendini evde bulmuştur ,evde bulduğu bir diğer şey de  çiçek teli tabir edilen bir diğer işlevsel materyaldir ki  yaklaşık yarım saat boyunca muşambiğimizin  etrafını çepeçevre sararak kol kaslarına yenilerini eklemiş ve sonunda sancılı sürecini tamamlamıştır J

Açıkçası bittiğinde bu denli kaliteli görüneceğini tahmin etmiyordum ama muşamba,tel ve falçata üçlüsünün iyi bir iş çıkardığını belirtmeliyim.
  

                             

4 Şubat 2014 Salı

Noktalama İşaretlerim Var .,?!




                  
         Noktalama İşaretlerim var,yaşamın her anında…


         Noktası olmayan cümlelerim var,asla sonuna kadar gidemediğim aşklarım.

         Virgüllerim var bitmeyen cümlelerimin arasında,bitmek bilmeyen umutlarıma benzeyen.

         Ünlemlerim var her bir cümlenin ardında beliren,yaşadığım şaşkınlıklarım,dikkat etmem gerekenler ve yanlışlarım var doğrularımın arasında.

         Bitmesini hiç istemediğim anlarım var,sonuna hep 3 nokta getirdiğim…

         Sıkça sorduğum sorular var hayata,kendime,insanlara…Cevabını asla alamadığım alsam da tatmin olmadığım cevaplar,bu yüzden en çok soru işaretlerine kızgınım sanırım.

       Ama’larım,keşkelerim var umutsuz anlarımda ve yine sıkça söylediğim iyiki’ler var huzurlu,güvenli ve sevgi dolu anlarda.

      Geleceğe açılan sonsuz kapılarım var,her bir kapının altından süzülüp gözümü alan berrak ışıklarım var.Işığa yürürken ardımda noktalarımı bırakırım geçmişe.Güvenle uzanırım sonsuza,iyiki’ye,umuda,huzura…İşte yaşamak bu demek nazarımda.Her yağmurlu gün gökkuşağıyla süslenir maviliğimde,her kış ilkbaharı bekler.Ağlayan çocuklar renkli bir şekerleme tanesiyle gülümser hayata.Solgun ağaçlar gelin gibi süslenir her bahar ve ben her mevsim tazelenir,yeşeririm.Umutlarımla çoğalır,büyür meyve veririm korkularıma,susturmadan,sevgiyle uğurlarım evrenin sonsuzuna.Ve bir daha gelmemelerini fısıldarım kulaklarına.


     İşte böyle bir anlaşma benimki,hayatla…